Doğal yollardan çocuk sahibi olamadıkları için tüp bebek tedavisine başvuran kadınların önemli endişelerinden biri de bu tedavinin kanser riskinde artışa neden olup olmadığıdır.
Bu endişenin nedeni tedavide kullanılan hormon ilaçları ve bu ilaçların etkisi ile kandaki östrojen ve progestron hormonu düzeylerinin normalin çok üzerine çıkmasıdır.
Daha önce yapılan bazı küçük çaplı çalışmalarda tüp bebek yani IVF tedavisi i̇le meme kanseri riski arasında ilişki olabileceği iddia edilmiş olsa da kanıtlanmış bir risk artışı gösterilememiştir.
Tüp bebek tedavisi ile Meme kanseri arasındaki ilişkiyi inceleyen bugüne kadar ki en geniş kapsamlı çalışma kadın sağlığı konusundaki en prestijli dergilerden biri olan JAMA’nın 19 Temmuz 2016 tarihli sayısında yayınlandı.
Bu büyük çalışmada sadece tüp bebek tedavisinin değil daha basit kısırlık tedavilerinin de meme kanseri riskini arttırmadığı ortaya kondu.
Çalışmada yaş ortalaması 32.8 olan 25.000’den fazla Hollandalı kadın 1980 yılından 1995 yılına kadar ortalama 21 yıl takip edilmiş.
Kanser gelişimi üzerinde etkili olabileceği düşünülen, doğum yaptığı zamanki kadın yaşı, toplam doğum sayısı ve toplam tüp bebek deneme sayısı gibi pek çok faktör dikkate alınmış.
Araştırmacılar tüp bebek tedavisine ihtiyaç duyan kadınların genelde normal popülasyona göre daha ileri yaşta anne olduğunun altını çiziyorlar. Daha ileri yaş daha yüksek meme kanseri riski anlamına geldiğinden bu oldukça önemli.
Çalışmanın ortaya koyduğu en çarpıcı bulgulardan birisi yedi kez ya da daha fazla sayıda tüp bebek deneyenlerde meme kanseri riskinin anlamlı olarak daha düşük bulunduğu.
Bu bulgu özellikle birkaç başarısız denemeden sonra kanser korkusu nedeniyle tedaviyi bırakma eğiliminde olan hastalar açısından önemli.
Bir başka enteresan bulgu ise ilk tüp bebek denemesinde yumurtalık cevabı zayıf olan kadınlarda meme kanseri riskinin de daha düşük bulunması.
Çalışma sonlandığında izlem altındaki kadınların sadece %14’ün 60 yaş ve üzerine ulaşmış olması nedeniyle tüp bebek tedavisinin menopoz sonrası meme kanseri riskinde artışa neden olup olmadığı ile ilgili herhangi bir sonuca varmak mümkün değil.
Hollanda Kanser Enstitüsünden Alexandra van den Belt-Dusebout ve ekibi 1983-1995 yılları arasında tüp bebek yani IVF uygulanan 19,158 kadın ile 1980-1995 yılları arasında Tüp bebek dışı kısırlık tedavisi alan 5,950 kadını yaklaşık 20 yıl boyunca izlemişler.
20 yılın sonunda toplam 948 kadında meme kanseri tanısı konmuş. Meme kanseri görülme sıklığı ise bütün gruplar arasında benzer oarak saptanmış. IVF uygulanan kadınlarda oran 100.000’de 163.5, diğer tedavi alanlarda 167.2 ve herhangi bir kısırlık tedavisi almayan genel popülasyonda 163.3 olarak saptanmış ve bu oranlar arasında istatistiksel açıdan bir anlam bulunamamış.
İVF ve diğer kısırlık tedavilerinin en azından 20 yıl süre ile meme kanseri riskinde artışa neden olmadığını ortaya koyan bu çok geniş kapsamlı ve uzun süreli araştırma, kanser korkusu nedeni ile tüp bebek tedavisine sıcak bakmayan kadınlar için moral verici olacaktır.