Rahim ağzı kanseri taraması için yapılan smear testi normal çıkmadığında saptanan anormalliğin ne olduğu ileri tetkik ve tedavi gerektirip gerektirmediği önemlidir. Genelde PAP smearda saptanan anormallik servikal displazi olarak isimlendirilir. Bu değişimlerin kanser olmadığı ancak kanser öncülü değişimler olduğu akılda tutulmalıdır.
Servikal displazi nedir?
Plazi terimi büyüme anlamina gelir. Displazi ise düzensiz büyüme olarak tanımlanabilir. Servikal displaziyi anlayabilmek için önce rahim ağzının yani serviks’inb normal yapısını bilmek gerekir. Serviksin derisi olarak adlandırabileceğimiz dış yüzünü mikroskop altında incelediğimizde pekçok kattan oluşan hücre tabakaları görürüz. Bu hücrelerin şekli en altta yuvarlak iken yukarılara doğru çıkıldıkça yani hücreler olgunlaştıkça yassı bir hal alır. İşte bu düzenli yapının bozulması, aralarda anormal hücrelerin bulunması servikal displazi olarak adlandırılır. Düzensizlik ne kadar fazla ise displazinin derecesi de o kadar yüksektir.
Az sayıda hücrenin düzeni bozduğu ama genel anlamda ciddi bir düzensizlik saptanayan durumlar CIN I olarak adlandırılırken anormal hücrelerin tüm tabakaların yarısının kapladığı durumlar orta dereceli displazi (CIN II), tüm yüzeyin tamamının düzensiz olduğu durumlar ise CIN III olarak adlandırılır. Bu duruma aynı zamanda carcinoma-in-situ da denir. Bu tablo tedavi edilmediğinde ileriki dönemlerde kansere ve yayılmaya neden olması kaçınılmazıdır.
Displazi ve carcinoma-in-situ durumlarında olay tamamen rahim ağzının deri kısmındadır. Oysa kanserde olay dokunun içine doğru ilerlemiştir. Kanseri tedavisi displaziden tamamen farklıdır ve bu iki durum birbirinden tamamen farklı iki hastalık olarak kabul edilmelidir.
CIN I, CIN 2, CIN 3, LSIL, HSIL nedir?
Plazi kelimesinin büyüme anlamına geldiğini söylemiştik, Neoplazi ise yeni büyüme anlamına gelir. Rahim ağzının dış yüzeyini kaplayan kısmını yani bir anlamda derisini oluşturan hücreler ise epitel hücreleri olarak adlandırılır. Tüm terimler biraraya getirildiğinde epitel içindeki yeni büyümeye intraepithelial neoplazi denir. Bu durum rahim ağzında yani servikste gözlenirse buna da sevikal intraepitheliel neoplazi (cervical intraepithelial neoplasia) ya da kısaca CIN denir. Displazinin şiddeti ise I, II ve III olarak derecelendirilir.
Tekrar hatırlatmak gerekirse bunlar kanser değil kanser öncülü değişimlerdir. İstatistiksel olarak hafif displazinin yani CIN I’in kansere dönüşme olsılığı son derece düşük olduğundan yeni bir sınıflama yapılmıştır ve bu durum düşük dereceli skuamöz intraepitheliyel lezyon (low grade squamous epithelial lesion) ya da kısaca LSIL olarak adlandırılır. CIN II ve CIN III ise yüksek dereceli skuamöz intraepitheliyel lezyon (High grade squamous epithelial lesion) ya da kısaca HSIL olarak adlandırılır.
Şiddeti ne olursa olsun uygun takip ve tedavi ile displazinin kansere dönüşmesi son derece nadir bir durumdur.
ASCUS nedir?
Smear sonucunun ASCUs olarak rapor edilmesi hem hastayı hem de hekimiihuzursuz eden bir durumdur. ASCUS (atypical cells of undetermined significance) önemi saptanamayan anormal hücreler demektir. Smear sonucuda ASCUS rapor edilmesi aslında incelemeyi yapan patoloğun bazı değişimler var ama ne olduğu anlaşılamıyor bu hastada biraz dikkatli olmak lazım demesi gibidir. Enfeksiyon gibi durumlar da bu tanıya neden olabileceği gibi ASCUS tanısı konan hastaların yaklaşık %20-30’unda aslında altta yatan bir displazi vardır.
Smear sonucu ASCUS çıktığında HPV tiplemesi yapılması ve sonucuna göre davranılması daha uygundur. Öta yandan ASCUS’da displazi varlığını atlamamak açısından kolposkopi ve biopsi yapılması da uygun bir yaklaşımdır.
ASC-H nedir?
Smear sonucunda anormal hücreler görüldüğü ancak bunların yüksek dereceli skuamöz intraepitheliyel lezyonlardan (HSIL) ayrımının yapılamadığını gösterir. Böyle bir durumda kolposkopi ve biopsi yapılmalıdır.