Human papilloma virus ya da kısa adı ile HPV enfeksiyonu son zamanlarda toplumda giderek daha fazla duyulmaya başlayan bir enfeksiyon hastalığıdır. Bunun nedeni enfeksiyonun görülme sıklığındaki artışın yanısıra kadınlarımızın yıllık smear kontrollerini daha düzenli yaptırmaları ve bu sayede var olan hastalıkların saptanabilmesdir.
HPV nedir?
HPV insanlarda enfeksiyona neden olan bir tür virüstür. HPV’nin 100 civarında türü vardır. Bunlardan bazıları elde ve ayaklarda siğillere neden olurken, bazıları cinsel bölgede ortaya çıkan genital siğillere ya da başka bir adıyla kondiloma yol açarlar. Bazı türleri ise kadınlarda rahim ağzındaki hücrelerde ileride kansere dönüşebilecek değişimlere neden olabilirler. HPV’nin yaklaşık 20 türü genital enfeksiyonlara neden olmaktadır.
HPV nasıl bulaşır?
HPV cinsel yolla bulaşan hastalıklardan hatta en sık karşılaşılanlardan birisidir. Genital bölgeyi enfekte eden HPV’ler temas yolu ile kolayca yayılırlar. HPV’nin bir kişiden diğerine bulaşması için mutlaka tam bir ilişki olması gerekmez. Enfekte olan cilt bölgelerinin birbiri ile teması ile de hastalık bulaşabilir.
Virüsün kuluçka süresi değişkendir. Bulaşma olduktan sonra bulgular bazen birkaç ay bazen de birkaç yıl sonra ortaya çıkabilir. Hatta bazen virüs yıllarca hiçbir bulgu vermeden vücutta kalabilir.
Aktif genital lezyonların varlığında bulaşıcılık en yüksektir. Siğiller ortaya çıkıp tedavi edildikten sonra yeniden siğil çıkmadan geçen dönem ne kadar uzunsa bulaştırıcılık da o oranda azalmaktadır.
HPV’nin önemi nedir?
HPV kadınlarda ve erkeklerde genital siğillere yol açabilir ancak bundan çok daha önemlisi kadınlarda rahim ağzı kanserine erkeklerde de penis kanserine neden olabilmesidir. Rahim ağzı kanseri tanısı konmuş kadınların %95’inde HPV saptanmaktadır.
HPV Tipleri
Human Papilloma viruslerin bugune kadar DNA incelemeleri ile tanımlanmış 100’den fazla türü vardır ve bunlar sayılar ile tanımlanır. Bu HPV türlerinin bazıları normal cilt siğillerine neden olurken bir kısmı sadece cinsel ilişki yolu ile bulaşır ve kondilom adı verilen genital siğiller ile rahim ağzı kanserine neden olan değişimlere yol açabilirler.
Çoğu zaman genital siğile neden olan HPV tipleri rahim ağzında değişime neden olmazlar benzer şekilde rahim ağzı kanserine yol açabilen türler de siğile nedne olmazlar.
HPV tipleri rahim ağzı kanserine neden olmaları açısından değişik risk gruplarında bulunurlar. Temel olarak siğile neden olan türler rahim ağzı kanseri açısından düşük rük grubundadırlar.
Rahim ağzı kanseri riski açısından HPV tiplerinin gruplandırılması şu şekildedir
- En yüksek riskliler: Tip 16, 18, 31, 45
- Yüksek riskliler Tip 33, 35, 39, 51, 52, 56, 58, 59
- Muhtemel yüksek riskliler 26, 53, 66, 68, 73, 82
HPV ne sıklıkta görülür?
Amerika Birleşik Devletlerinde her yıl 5.5 milyon yeni HPV olgusu ortaya çıktığı ve genel toplumda 20 milyondan fazla insanın bu hastalığı taşıdığı tahmin edilmektedir. Öte yandan cinsel yönden aktif olan kişilerin yaklaşık yarısının yşamlarının herhangi bir döneminde HPV’ye yakalanacakları öngörülmektedir. Hastalığın bu derece sık görülmesine karşılık toplum bilinci henüz oturmuş değildir. ABD’de yapılan bir ankette toplumun %76’sının böyle bir hastalıktan haberdar olmadığı ortaya konmuştur. HPV ve rahim ağzı kanseri arasındaki bağlantının nispeten yakın bir geçmişte ortaya konmuş olması nedeni ile sağlık çalışanları ve doktorlar arasında da HPV tam olarak bilinmemektedir. Amerikan Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezinin (CDC) 1999 yılında yaptığı bir araştırma sağlık çalışanları ve doktorların önemli bir bölümünün HPV’nin kanser ile olan ilişkisi ve tedavi yöntemleri hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığı gerçeğini gözler önüne sermiştir.
Ülkemizde ise ne yazık ki HPV’nin görülme sıklığı ile ilgili geniş bir araştırma ve istatistik yoktur. Ancak kişisel gözlemlerimiz bu hastalığın ülkemizde de giderek artan sıklıkta karşımıza çıktığı yönündedir.
Bulgular
HPV ile temas ve bulaşma olduktan sonra mutlaka hastalık ortaya çıkmaz. Aslında çoğu kişide HPV vücudun kendi savunma sistemi tarafından etkisiz hale getirilir. Bir başka olasılık da virusu alan kişide uzun süre hiçbir belirti ortaya çıkmamasıdır. Kişi yıllarca hatta bazen ömrü boyunca hiçbir yakınma ortaya çıkmadan yaşayabilir. Ancak bu durum hastalığı yaymasına engel değildir ve ilişkide bulunduğu kişilere hastalığı bulaştırabilir. Bu durum latent ya da sessiz enfeksiyon olarak adlandırılır.
HPV’nin en sık neden olduğu belirti genital bölgede görülen siğillerdir. Ciltten hafif kabarık, yumuşak olan bu siğiler cinsel bölgeyi oluşturan deride, vajina ile makat arasında, anüs etrafında, bacakların iç kısmında, penis ucunda ya da çevresinde görülebilir. Anal ya da oral seks sonrasında ağız içi ve makat içinde de siğiller ortaya çıkabilir. Bazı durumlarda vajina içinde ve rahim ağzı üzerinde de siğiller olabilir.
HPV enfeksiyonaları virüsün türüne bağlı olarak rahim ağzını oluşturan hücrelerde displazi adı verilen bazı değişimlere neden olabilirler. Düşük riskli tipteki virüsler genelde PAP smearda ortaya çıkan CIN ve SIL gibi değişimlere neden olurlarken yüksek riskli tipler uzun dönemde rahim ağzı kanserine neden olabilirler.
Yapılan araştırmalar rahim ağzında HPV’ye bağlı değişim saptanan hastaların %90’ına yakınında 2 yıl içinde belirtilerin ortadan kalktığını ve HPV’nin takip eden smear testlerinde saptanamadığını ortaya koymuştur. Kalıcı enfeksiyon ise serviks yani rahim ağzı kanseri açısından en önemli risk faktörünü oluşturur.
Rahim ağzı kanseri tüm dünyada kadınlarda görülen kanserler arasında 2. sırada yer alır ve öldürücü bir kanserdir. Buna karşın kanser türleri arasında önlenebilir olması açısından ayrı bir öneme sahiptir. Serviks kanserini önlemenin tek ve en basit yolu düzenli aralıklarla yapılan smear testleridir. Smear testinde CIN ya da SIL olarak tanımlanan anormallikler saptandığında biopsi yapılarak tanı kesinleştirilir. Daha sonra hastalığının derecesine göre rahim ağzındaki değişime uğramış bölge LEEP ya da konizasyon adı verilen basit ameliyatlar ile çıkartılır ve daha sonra düzenli kontrollere başlanır. CIN ya da SIL’in ileri evre olması durumunda eğer kişi ailesini tamamlamış ve başka çocuk istemiyorsa ya da 40’lı yaşar civarındaysa rahimin alınması da bir diğer tedavi alternatifidir.
HPV tanısı nasıl konur
Genital siğillerin görülmesi hem erkekte hem de kadında HPV tanısını koydurur. HPV’nin neden olduğu rahim ağzındaki değişimler ise rutin yapılan PAP smear testlerinde saptanır.
PAP smear testleri zaman zaman hatalı sonuç verebilir ancak son yıllarda kullanılmaya başlanan ve bizim de tercih ettğimiz ince yayma tekniğinde hata payı en aza indirilmektedir.
PAP smearda HPV’ye bağlı olduğu düşünülen değişimler saptandığında aynı materyal içinde HPV’ye ait DNA incelemeleri yapılarak HPV varlığı ve hangi tip HPV bulunduğu saptanabilir. Örneğin rahim ağzı kanserlerinin %50’sinde HPV tip 16 saptanmaktadır. DNA tiplemesinde HPV tip 16 bulunduğunda bu kadında ömür boyu çok yakın takipler yapılması yararlı olurken düşük risk grubunda bir tip saptandığında kontrollerin arası daha seyrek planlanabilir.
Erkeklerde ise belirti vermeyen HPV’nin saptanması ne yazik ki mümkün değildir. Erkeklerdeki sessiz enfeksiyonu saptayabilecek bir test yoktur.
HPV kan dolaşımına geçmediğinden ne erkeklerde ne de kadınlarda kanda bu virüsü saptamak mümkün değildir.
Tedavi
HPV’ninkesin bir tedavisi yoktur. Klasik bilgi Virüs birkez vücuda girdiğinde ömür boyu burada kalır şeklindeyken günümüzde yapılan DNA incelemeleri viruse ait genetik materyalin 6-24 ay içinde vücuttan tamamen atılabildiğini ortaya koymaktadır. Ancak hangi kişilerde virusun kaldığı hangilerinde ise atıldığı belli değildir. Burada en önemli faktör kişinin bağışıklık sistemi gibi görünmektedir Virüsün ortaya çıkardığı patolojiler ise tedavi edilebilir.
Genital siğil varlığında bunlar yakılarak ya da dondurularak tedavi edilirler. Çok büyük boyuttaki siğillerin ise cerrahi olarak çıkartılması gerekebilir. Az sayıdaki küçük siğiller ise bölgesel olarak uygulanan kremler yardımı ile yok edilebilir. Siğillerin tedavi edilmesi bir daha çıkmayacağı anlamına gelmez. Yeniden ortaya çıktıklarında tekrar tedavi edilmeleri gerekir.
Bazı kişilerde siğil ortaya çıkıp tedavi edildikten sonra bir daha ömrü boyunca yeni siğil çıkmaz. Bazı kişilerde ise sık aralıklarla siğiller çıkar. Kişiler arasında bu derece fark olmasının nedeni büyük olasılıkla bağışıklık sistemleri arasındaki farklılıktır.
Smear testinde saptanan ve biopsi ile kesinleşmiş displazi varlığında ise hastalığın şiddeti, hastanın yaşına göre LEEP, konizasyon ya da rahimin alınması gibi tedaviler uygulanabilir. Çoğu zaman hafif displazi varlığında LEEP tedavi için yeterli olmaktadır. LEEP sonrası doğurganlıkta bir değişiklik ortaya çıkmamaktadır.
Korunma
HPV virüsü oral ve anal seks de dahil olmak üzere her türlü cinsel ilişki ve ciltten cilde temas yolu ile de kolaylıkla bulaşabildiğinden cinsel yönden aktif olan kadın ya da erkek herkes HPV enfeksiyonları açısından risk altındadır. Ancak bazı kişilerde risk daha yüksektir. Bunlar:
- Yaşamının herhangi bir döneminde birden fazla partneri olanlar.
- Partneri daha önceden birden fazla kişiyle ilişkide bulunmuş kişiler
- Cinsel yaşantısı erken yaşta başlayanlar
- Kendisinde ya da partnerinde halen ya da daha önceden başka türde cinsel yolla bulaşan hastalık öyküsü olanlar
HPV ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklar çoğu zaman bir arada bulunurlar. Bu nedenle başka bir cinsel yolla bulaşan hastalık varlığında beraberinde HPV’de bulunabileceği akıldan çıkartılmamalıdır.
Kondom yani prezervatif AIDS’de dahil olmak üzere diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı tam bir koruma sağlamasına rağmen HPV’ye karşı her zaman böyle bir koruma sağlamaz. Çünkü enfeksiyon prezervatifin kapladığı alan dışında da bulunabilir ve ciltten cilde temas ile bulaşabilir.
Son zamanlarda HPV’ye yönelik aşı geliştirilmesi konusunda oldukça yol alınmıştır. Halen deney aşamasında oln HPV tip 16 aşı ile ilgili çalışmalar oldukça umut vericidir. Ancak günümüzde kullanılabilen bir aşı ne yazik ki şu an için piyasada yoktur.
HPV’den korunmanın en etkili yolu riskli kişiler ile birlikte olmamaktır.
Herhangi bir kadında rahim ağzı hücelerinde değişim saptanması ya da genital siğil olması kanser gelişeceği anlamına gelmez. Aslında genital siğile neden olan HPV türlerinin rahim ağzında değişime ya da kansere neden olması son derece nadirdir. Rahim ağzı kanserlerinin yarısından sorumlu olduğu bilinen HPV tip 16 varlığı bile mutlaka kanser gelişeceği anlamına gelmez. Sadece artmış risk söz konusudur ve yakın takip gereklidir. Rahim ağzı kanseri tanısı konmuş kadınların %95’inin son 5 yıl içinde smear testi yaptırmamış olmaları bu tarama testinin ne derece önemli olduğunu ortaya koymak bakımından çarpıcıdır.
Amerikan Kanser Cemiyetinin 2001 yılında yayınladığı rehbere göre her kadın cinsel yaşantısı başladıktan sonra ilk üç yıl içinde ilk smear testini mutlaka yaptırmalıdır.
HPV enfeksiyonu taşıyan bir kişiyle ilişkide bulunmak da mutlaka o kişide de enfeksiyon ortaya çıkacak anlamına gelmez. Burada kişinin bağışıklık sistemi çok büyük önem taşır. Kişiler arası farklılıklar nedeni ile bazı kişilerde bağışıklık sistemi virüsle mücadele edebilir ve ortadan kaldırabilir. Ancak yapılan araştırmalar aktif enfeksiyonu olan bir kişi ile ilişkiye girenlerin %60’ında ilk 3 ay içinde enfeksiyon bulgularının ortaya çıktığını ortaya koymaktadır.
HPV ve diğer kanser türleri
Özellikle bazı yüksek riskli HPV türleri anüs, penis, vajina ve kadında vulva (dış genital bölge) kanserleri ile ilişkili olabilmektedir. Ancak nadir görülen bu kanserlerin tek nedeni HPV değildir.