Kafein hemen hepimizin hergün düzenli olarak tükettiği bir madde. Özellikle gelişmiş toplumlarda kafein tüketimi oldukça yüksek. Yapılan araştırmalarda bir Amerikalı’nın günde ortalama 300 miligram kafein tükettiğini gösteriyor. Bir açıdan bakıldığında kafein dünyada en çok kullanılan ve bağımlılık yaratan ilaç ya da madde olarak kabul edilebilir.
Peki nedir kafeini bu kadar popüler yapan. Neden bu kadar yaygın şekilde kullanılıyor.
Kafein ya da tıbbi adıyla trimethilksantin saf halde oldukça acı bir maddedir. Tıp alanında kalbi uyarmak için kullanılır. z miktarda idrar söktürücü etkisi de bulunur. Halk arasında ise enerji verici etkisiyle tanınır. Kişiye uyanıklık hali verir. Öğrenciler ve uzun yol sürücüleri uyanık kalmak için kafeinden yararlanırlar. Hemen hepiniz ya kendiniz ya da çevrenizdeki ardakdaşlarınızın sabahları bir fincan kahve içmeden kendine gelemediğini söylediğine tanık olmuşsunuzdur.
Kafein bağımlılık yaratan bir maddedir. Amfetaminler, kokain ve eroin ile benzer mekanizmalar ile beyini uyarır. Bu bilgi sizi şoke edebilir ancak telaşlanmayın çünkü mekanizmalar benzer olmakla birlikte etkisi çok daha hafif buna karşın benzer şekilde bağımlılık yaratmakta.
Kafeinin etkilerinin insanlar tarafından fark edilmesi çok eskilere dayanır. Etiyopyalı çobanların kahve çekirdeği yiyen koyunların bütün geceyi uyamadan geçirdiklerini fark etmeleri insanların bu büyülü madde ile tanışmalarına vesile olmuş.
Kafein doğada pek çok bitkide bulunur. Bunlardan en önemlileri kahve, çay yaprağı ve kakao çekirdeği. İşlenmiş besinlerde ise en önemli kaynaklar kahve, çay, kolalı meşrubatlar ve çukulata. Kolaylıkla fark ettiğiniz gibi bunların hepsi de gün içerisinde oldukça fazla tüketilen maddeler. Gün içerisinde iki fincan kahve, bir kutu kola ya da biraz çukulata yediğinizde bir anda 300 miligram kafein almış olursunuz. Eğer gün içerisinde aldığınız kafein miktarını hesaplarsanız büyük bir olasılıkla çok şaşıracak hatta inanamayacaksınız. Pek çok insan hiç farkında olmadan günde 1 gramdan fazla kafein tüketmektedir.
Neden insanlar kafein bağımlısı olur? Kafein sizi nasıl uyanık tutar?
Beyinde adenosin adı verilen bir madde salgılanır. Adenosin kendisine özgü reseptörlere bağlanarak sinir hücresinin aktivitesini yavaşlatır. Adenosinin reseptörlerine bağlanması aynı zamanda beyindeki damarlarda genişlemeye neden olur ve bu sayede uyku sırasında beyine daha fazla kan ve oksijen gider. Kafein sinir hücresi için adenosin gibi davranır ancak bir farkla: Adenozin ile aynı etkileri yaratmaz, tam tes etkilere neden olur. Kafein adenosin reseptörüne bağlanarak onu bloke eder. Adenosin reseptörleri kafein tarafından doldurulduğunda sinir hücreleri dolaşımdaki adenosini fark edemez ve sanki ortamda hiç adenosin yokmuş gibi algılayarak yavaşlamak yerine hızlanır. Kafein aynı zamanda adenosinin kan damarlarını genişletici etkisini de bloke ederek daralma ve büzüşmeye neden olur. Bu etkisi nedeniyle kefein bazı ağrıkesicilerin içinde de bulunur. Kan damarları büzüştüğünde damar kökenli başağrısı da geçer. Sinir hücrelerindeki aktivite artınca hipofiz bezi bu durumu vücutta acil bir durum varmış gibi algılar ve böbrek üstü bezlerini adrenalin salgılamak üzere uyarır. Adrenalinin etkisiyle
- Göz bebekleri büyür
- Solunum yolları genişler (bu nedenle astım hastalarına bazen adrenalin verilir)
- Kalp atımları hızlanır
- Cilde yakın kan damarları büzüşerek kanın kas ve vital organlara akmasını sağlar. Cilt soluklaşır ve soğur.
- Midenin kan akımı azalır
- Ek enerji sağlamak için karaciğer kan şekerini yükseltir
- Kaslar kasılarak harekete hazırlanır.
Tüm bu nedenlerle büyük bir fincan kahve içtiğinizde elleriniz soğur, kaslarınız sıkılaşır ve kalp atımlarınızı hissedebilir hale gelirsiniz.
Kafein aynı zamanda dopamin adı verilen bir maddenin salınımını da tıpkı amfetaminler, kokain ve eroin gibi arttırır. Dopamin mutluluk hormonu olarak da bilinir. Kafein bağımlılığının nedeni olarak dopamin üzerindeki bu etkisi gösterilmektedir.
Kafein vücudunuzu alarm durumuna geçirir. Ancak tahmin edebileceğiniz gibi uzun süre bu şekilde kalmak sağlıklı değildir ve uzun dönemde yorgun düşer ve hırçınlaşırsınız. Bu durumdan kurtulmak için yeniden kafein alırsınız ve bu şekilde bağımlı hale gelirsiniz. İşte bu nedenle sizi bağımlı hale getirmek için kolalı içecekler ve bazı meyve sularının içine kafein eklenir.
Adenosin etkisi uyku ve özellikle derin uyku için çok önemlidir. Kafein aldığınızda bu etki ortadan kalkar. Uyusanız bile derin uykunun yararını göremezsiniz. Kafeinin vücuttaki yarı ömrü 6 saattir. Bu demektir ki öğleden sonra saat 15:00’de 200 miligram kafein içeren bir fincan kahve içtiğinizde gece saat 21:00’de dolaşımınıda hala daha 100 miligram kafein bulunacaktır. Buna rağmen yinede uykuya dalabilirsiniz ancak derin uykuyu ve yararlarını unutmanız gerekir.
Hamilelikte kafein alımı ne tür etkiler yaratır?
İlk önce akılda tutulması gereken kafeinin bir vitamin ya da besin maddesi olmadığıdır. Kafeinin hiçbir besleyici değeri yoktur.
Yapılan çalışmalar hamilelikte yüksek miktarlarda kafein alımının (günde 6 fincandan fazla kahve) özellikle ikinci trimester düşükleri başta olmak üzere düşük ile ilişkili olabileceğini göstermektedir.
Hamile olmayan kadınlarda kafeinin asıl etkisi kalp ve dolaşım sistemi ile sinir sitemi ve davranışlar üzerindedir. Hamilelik ya da emzirme süresinde alınan kafein fetus ve yenidoğanda da benzer etkiler yaratır. Hamilelikte kafeinin yarıömrü 11 saate kadar uzayabilir. Fetus da ise durum daha ürkütücüdür: 100 saat. Bu ne demektir? İçtiğiniz kahveden bebeğe geçen kafeinin yarısından fazlası 100 saat sonra bile hala daha karnınızdaki bebeğin kanında dolaşmaktadır. Bebeğiniz ne kadar küçük ise onun kafeini detoksifiye etme yeteneği de o kadar azdır.
Alınan orta düzeyde kafein anne adayında çarpıntı ve benzeri yakınmalar yaratmasa da bebeğin kalp atımlarında ve solunumunda (bebek daha doğmadan da anne karnında solunum hareketleri yapar) belirgin artışa neden olabilir.
Yapılan hayvan deneylerinde anne karnında orta ya da yüksek düzeyde kafeine maruz kalan fetusların beyin ağırlıklarında azalma ve beyin gelişiminde dalgalanmalar izlenmiştir. Benzer şekilde bu fetuslarda doğumdan sonra öğrenme ve hatırlama güçlükleri ortaya çıkmaktadır.
Öte yandan kafein; alkol, nikotin ve bazı diğer ilaçların kanser yapıcı etkilerini arttırmaktadır.
Kafein bir idrar söktürücüdür. Hamilelik sırasında fazla miktarda alınımı sıvı ve kalsiyum kaybı ile dehidratasyona yol açabilir.
Özellikle yemeklerden hemen sonra alındığında barsaklardan demir emilimini %40 oranında azaltır ve bu demir gereksiniminizin çok yüksek olduğu hamilelik döneminde oldukça önemlidir.
Bu bilgilerin ışığında Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi (FDA) 1981 yılında yayınladığı görüşünde hamile kadınların kafein içeren gıda ve içeceklerden uzak durmalarını ya da sınırlı miktarda tüketmelerini önermektedir. Yine aynı kurum gebeliğin ilk trimesterinda kesinlikle kafein alınmamasını önermektedir.
FDA’in bu önerisin altında yatan neden 1980 yılında kemirgenler üzerinde yapılan bir araştırmadır. Bu araştırmada yüksek doz kafein alımının fetusta anomaliye neden olabileceği ileri sürülmektedir. Ancak çalışmada kemirgenlere verilen kafein dozu bir insanın günde 60-70 fincan kahve ile alabileceği miktara eşittir. Üstelik kafein metabolizması kemirgenlerde insanlardakinden daha farklıdır. Bunlara ek olarak kemirgenler teratojenlere karşı insanlardan daha hassastır. Daha sonra yapılan pekçok araştırmada 1980 yılındaki çalışmanın sonuçlarını destekleyecek hiçbir veri elde edilememiştir.
Yapılan geniş serili çalışmalarda hamilelikleri döneminde kafein tüketen 5800’den fazla anne ve bebek geriye dönük incelenemiş kafein ile bebekte anomali arasında bir ilişki saptanamamıştır. Benzer bir çalışmada ise anomalili 2000’den fazla bebek geriye dönük incelendiğinde bu bebeklerin annelerinin hamileliklerindeki kafein kullanımı ile anomali arasında bir ilişki saptanamamıştır.
Hamile kalınca kafein alımını mutlaka bırakmalı mısınız?
Her zaman değil. Aşırıya kaçmamak kaydıyla kafein içeren içeceklerin keyfine varabilirsiniz. Yapılan pek çok araştırma hamilelik sırasında alınan az ya da orta düzeyde kafeinin bebek ya da anne adayına zarar verme riskinin düşük olduğunu göstermektedir. Orta düzeyde kafein (300-400 mg) günde 2-3 fincan granül kahveye denk gelmektedir.
Önerilenden fazla kafein almanız çok mu tehlikelidir?
Gerçekte bunun cevabını kimse tam olarak bilememektedir. Konu ile ilgili olarak elde yeterli bilimsel kanıt yoktur. Bu nedenle size bilimsel bir tavsiyede bulunamayız.
Bazı çalışmalar yüksek miktarda kafein alımının düşük, düşük doğum ağırlığı ve yarık damak yarık dudak gibi anomalilerle ilişkili olduğunu düşündürmektedir. Ancak bu çalışmalarda eksik olan nokta alkol alımı, sigara gibi bu durumlara yol açabileceği bilinen diğer risk faktörlerinin dikkate alımamış olmasıdır.
Tüm dünyada bugün kabul gören görüş çok fazla miktarda kafein tüketiminin düşük doğum ağırlıklı bebeklere neden olabileceği ve kafeinin sadece çok yüksek dozlarda alındığında risk yaratabileceğidir. Günde 300-400 miligramı geçmemek kaydıyla hamilelik sırasında kafein alımı güvenli olarak kabul edilmektedir.
Hangi besin maddesinde ne kadar kafein bulunur.
Kafein tahmin ettiğinizden daha fazla maddenin içinde bulunur. Örneğin çukulata ve bazı bitkisel çaylarda da kafein vardır. Bazı soğuk algınlığı ilaçları ile ağrı kesiciler dekafein içerir. Benzer şekilde alerji ilaçlarında da kafein olabilir.
Çay ve kahve gibi içeceklerin içerdiği kafein miktarı demleme ya da hazır olmasına ya da kahvenin türüne göre değişebilir. Sanılanın aksine kola dışındaki pek çok meşrubatta da kafein bulunmaktadır. Aşağıdaki tabloyu inceleyerek sık tüketilen bazı maddelerin kafein içeriklerini kontrol edebilirsiniz. Sonuçta aslında farkında olmadan ne kadar fazla kafein aldığınızı göreceksiniz.
Madde | Miktar | Kafein |
Filtre kahve | 1 fincan | 135-200 mg |
Espresso | 1 fincan | 100 mg |
Cappuccino | 1 fincan | 100 mg |
Hazır kahve | 150 cc | 57 mg |
Türk kahvesi | 1 fincan | 57 mg |
Dekafeine kahve | 150 cc | 5 mg |
Demleme çay | 175 cc | 20 – 110 mg |
Ice Tea | 330 cc | 70 mg |
Hazır çay | 200 cc | 30 mg |
Kola | 1 Kutu | 30 – 56 mg |
Diet Kola | 1 Kutu | 38 – 45 mg |
Kola dışı meşrubat | 1 Kutu | 50 mg civarı |
Meyveli gazoz | 1 Kutu | 0 mg |
Çukulata | 60 gram | 10 – 50 mg |
Kakao | 1 küçük fincan | 4 mg |
Bazı ağrı kesici ve soğuk algınlığı ilaçları | 1 tane | en az 30 mg |
Gün içinde aldığınız kafein miktarını bazı küçük değişikliklerle azaltabilirsiniz. Örneğin sallama çay içiyorsanız poşeti suda 5 dakika yerine 1 dakika bekleterek kafein oranını yarı yarıya azaltmanız mümkündür. Bitkisel çay tercih ediyorsanız mutlaka kutusundaki uyarıcı etiketleri kontrol edin. İçindeki kafein ve idğer maddelerin miktarını kutusunda yazmayan markları tercih etmeyin. Bu şekilde hamilelikte kullanılması sakıncalı olabilecek katkı maddeleri içermediğinden de emin olabilirsiniz.
Eğer kahve sizi zihinsel açıdan rahatlatıyorsa, ya da sabah ritüeliniz ise kafeinsiz kahveleri tercih etmeye çalışın. Eğer benim gibi kola fanatiğiyseniz ne yazik ki Amerikalılar kadar şanslı değilsiniz. Çünkü kola üreticileri gelişmiş ülkelerde piyasaya sundukları kafeinsiz ürünlerini bizim gibi gelişmekte olan ülke vatandaşları için lüks olarak görüyorlar. Kafeinsiz kola içme şansınız yoksa limonlu sodayı tercih edebilir ve kendinizi buna alıştırabilirsiniz.