Yüksek oranda trans yağ, hayvansal protein ve karbonhidrat tüketen kadınlarda ovülasyon bozukluklarına daha sık rastlanıldığı yönünde bilimsel bulgular mevcuttur. Bu nedenle gebe kalmaya çalışan kadınların beslenme şekillerini gözden geçirmeleri ve eğer gerekirse yeniden düzenlemeleri önemli olabilir. Kuru baklagiller ve kuru yemişler önemli bitkisel protein kaynaklarıdır.
Düşük yağlı süt ürünleri
2007 yılında Harvard Üniversitesinde 18.000 kadın üzerinde yapılan bir araştırmada az yağlı süt ve süt ürünlerinin kadınlarda gebe kalma potansiyelini azaltabileceği gösterilmiştir.
Yağsız ürün elde edebilmek için süt veya süt ürünü çok yüksek hızlarda santrifuj edilerek su ve yağ kısımları birbirinden ayrıştırılır. Su oranı fazla olan kısımlarda erkeklik hormonları fazla miktarda bulunurken kadınlık hormonları yağlı kısımda kalır. Normal bir sütte hormonlar dengeli bir şekilde dağılmışken, yağsız sütte erkeklik hormonları daha fazla oranda bulunacağından bu durumun gebe kalma potansiyelini olumsuz etkileyebileceği ileri sürülmektedir.
Demir açısından zengin yiyecekler
Üreme çağındaki kadınların yaklaşık %15’inin vücutlarındaki demir miktarının olması gerekenden az olduğu bilinmektedir. Bu durum hem gebe kalmayı güçleştirir, hem de gebelik durumunda düşük riskini arttırır. Mercimek gibi demir açısından zengin besinler tüketmek fertilite üzerinde olumlu etki yaratabilir. Ancak eğer demir eksikliği çok fazla işe ilaçlar destek tedavisi gereklidir ve buna doktorunuz karar verecektir.
Turunçgiller
Anti inflamatuar yani iltihap kurutucu etkileri nedeni ile bütün antioksidanlar fertilite üzerinde olumlu etkiye sahiptir. Bu etkiye ek olarak turunçgiller ya da narenciye içerdiği yüksek miktarda C vitamini nedeni ile ayrı bir öneme sahiptir. Bu meyvelerdeki C vitamininin üreme potansiyelini arttırdığı yönünde kanıtlar vardır. Ayrıca içerdikleri bio-flavanoidler rahimin kanlanmasını arttırarak döllenen yumurtanın rahim içinde tutunması olasılığını yükseltebilirler.
2011 yılında Boston`da yapılan bir çalışmada hafada 3 ya da 4 porsiyon narenciye tüketmenin miyom görülme riskini azaltabileceği gösterilmiştir. Bazı miyomların gebe kalma şansını azalttığı ya da gebelik oluşsa bile düşük riskini arttırdığı düşünüldüğünde narenciye tüketiminin fertilite üzerinde olumlu etkisi olduğu ileri sürülebilir.
Balık
Gebeler ve gebe kalmaya çalışanlar yüksek miktarda civa içeren kılıç balığı, iri uskumru ve hatta köpek balığı gibi büyük balıkların etini tüketmekten uzak durmalıdırlar. Ancak özellikle somon gibi yağlı balıklar içerdikleri yüksek D vitamini ve Omega 3 nedeni ile bol bol tüketilmelidir.
2012 yılında Avusrturya`da yapılan bir çalışmada D vitamininin kadınlarda progesteron ve ostrojen üretimini arttırdığı ortaya konmuştur. Bu iki hormon kadınlarda gebelik şansını arttıran hormonlardır.
D vitamini erkeklerde sperm kalitesini arttıran faktörlerden biri olduğundan baba adayının da bol bol yağlı balık tüketmesi uygun olacaktır.
Alkol
Ara sıra içilen bir iki kadeh şarap ya da biranın gebe kalma şansınız üzerinde pek etkisi olmayacağı aşikar ancak 2011 yılında Harvard üniversitesinde yapılan bir çalışmada tüp bebek tedavisi uygulanan çiftler araştırılmış ve haftada 4 kadehten fazla alkol tüketen kadınlarda gebelik oranlarının daha az olduğu gösterilmiştir. İsviçre`de yapılan başka bir çalışmada ise günde iki kadeh ya da daha fazla alkollü içki tüketen kadınların fetilite potansiyelinin neredeyse %60 azaldığı bulunmuştur. Bu bulgular gebe kalmaya çalışırken kesinlikle içki içmemelisiniz anlamına gelmez. Az miktarda alınan alkolün gebe kalma potansiyeli üzerinde etkisi olmadığı kabul edilir ancak gebe kaldıktan sonra içki tüketiminize çok dikkat etmelisiniz. Amerikan Üreme Tıbbi Cemiyeti eğer gebe kalmaya çalışıyorsanız günde iki kadehten fazla alkollü içecek tüketmemenizi önermektedir.
Yüksek glisemik indeksli gıdalar
Beyaz şeker, un, beyaz ekmek, makarna ve pirinç gibi rafine karbonhidratlar direkt olarak üreme potansiyelinizi etkilemez ancak bunlar kan şekerinizi çok hızlıca yükseltirler ve obezite ile insülin direnci riskini arttırarak infertilite yani gebe kalamama riskine neden olurlar. Bu nedenle tüketilen tahılların tam tahıl olması çok önemlidir. Kadınarda en fazla karşılaşılan kısırlık nedeni olan polikistik over sendromlu kadınlarda yüksek glisemik indeks çok daha önemlidir bu nedenle bu hastalığa sahip olan kadınlar eğer gebe kalmada güçlük çekiyorlarsa mutlaka beslenme alışkanlıklarını gözden geçirmelidirler.
Yeşil çay
Yeşil çayın folik asit ile etkileşime girerek kandaki düzeylerini düşürdüğü ileri sürülmektedir Bu yüzden gebe kalmayı planlayanların yeşil çay içmemeleri daha uygun olur.
Kahve
Kahve erkekte sperm hareketliliğini arttırmakla birlikte fazla tüketildiğinde kadınlarda gebe kalma şansını azaltabilir. Çalışmalar günde 5 fincandan fazla kahve tüketen ya da kafeinli meşrubatları çok içen kadınlarda ferilitenin azalabileceğini göstermektedir. Günde 1-2 fincan kahvenin hiçbir sakıncası yoktur ama gebe kalmaya çalışırken günlük kafein tüketimini 200-250 mg altında tutmak daha uygundur. Amerikan Gebelik Cemiyeti kahve demir ve kalsiyum emilimini azalttığı için gebe kalmaya çalışan kadınların dikkatli bir şekilde tüketmesini önermektedir.
Yediğiniz içtiğiniz pekçok maddenin gebe kalma potansiyelinizi etkileyip etkilemediği hatta nasıl etiklediği net olarak bilinmemektedir. Beslenme şekli korkunç olduğu halde kolaylıka gebe kalan yüzbinlerce kadına karşılık yediğine içtiğine gramına kadar dikkat ettiği halde infertilite sorunu yaşayıp tüp bebek ile bile gebe kalamayan pekçok kadın vardır. Beslenme şekli ve bu yazıda anlatılanlar kesin bulgular olmayıp sadece bilimsel olarak yararlı olabileceği gösterilmiş “öneriler“dir.