Genel anestezi ya da halk arasında yaygın ama yanlış kullanılışı ile narkoz pekçok insanda korku ve endişe yaratan bir kavramdır. Ameliyatın yarattığı stress bir yana genel anestezi alacak olmak ve buna bağlı olarak “ya uyurda uyanamazsam endişesi” sadece sezaryen ile doğum yapacak olan anne adaylarını değil ameliyat planlanan tüm insanları rahatsız eder.
Anetezi genel tanım olarak ağrının ortadan kaldırılması anlamına gelir. İki tür anestezi vardır: Genel anestezi ve bölgesel anestezi. Bölgesel anestezi ufak bir dikiş atılması için sadece o bölgeyi uyuşturan lokal anestezi ya da belirli bir vücut bölgesindeki ağrı hissini ortadan kaldıran epidural ve spinal anestezi şeklinde uygulanabilir.
Dünya üzerinde tüm ameliyatlar için en sık uygulanan anestezi türü genel anestezidir. Ancak sezaryen açısından baktığımızda Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere gelişmiş ülkelerin çoğunda en sık tercih edilen anestezi şekli epidural ve spinal anestezidir.
Epidural anestezinin ülkemizde yaygın şekilde kullanılmamasının nedeni konu ile ilgilenen anesteziyolog sayısınn fazla olmaması, bu anestezi şeklini uygulamak için özel eğitim ve tecrübe gerekmesi ve cerrahlar ile anesteziyologların yerleşmiş alışkanlıklarıdır. Ancak bilimsel açıdıan bakıldığında acil olmayan sezaryenlerde genel anestezi en son tercih edilmesi gereken yöntem olmalıdır.
Genel anestezi nedir?
Genel anestezi çok basit tanımıyla dışarıdan verilen ilaçlar yardımıyla bilinç durumunun ortadan kaldırılmasıdır. Tek bir tür genel anestezi yoktur. Uygulanacak olan cerrahi girişimin türüne ve süresine göre değişik aşamalarda genel anestezi uygulanabilir. Ancak tüm uygulamalarda ortak olan nokta hastanın bilincinin kapalı olması ve uyku halinde bulunmasıdır.
Genel anestezi nesıl uygulanır?
Genel anestezi yaygın inanışın aksine ağız ve burundan solutulan gazlar ile uygulanmaz. Bu tür yöntemler olsa da günümüzde uygulanan modern anestezi tekniklerinde damardan verilen ilaçlar ile hasta uyutulur ve tüm ameliyat boyunca anestezi cihazı ve anestezi uzmanı ile teknisyenlerinin kontrolü altında sürdürülür.
Anesteziye başlamadan önce damar yolu açılıp sıvı verilmeye başlanır. Bu sırada göğüs üzerine yerleştirilen transducerler yardımı ile sürekli olarak kalp elektrosu içekilir ve monitörde izlenir. Diğer kola tansiyon aleti bağlanırken parmak ucuna kandaki oksijen miktarını ölçen bir cihaz takılır.
Daha sonra anestezi uzmanı ve teknisyeni gerekli hazırlıklarını yaparlar, ağız ve burnunu kapatan bir maske yardımı ile hastaya %100’lük oksijen solutulur ve takiben serum setinden merkezi sinir sistemini bloke eden anestezik ilacı enjekte ederler. Bu aşamada hasta birkaç saniye içinde uyku durumuna geçer.
Anestezi indüksiyonu adı verilen bu aşamadan sonra genel anestesinin belki de en önemli aşaması olan hastanın ağızından soluk borusuna tüp yerleştirilmesidir. Endotrakeal tüp adı verilen bu gereç kısa bir hortuma benzer. Entübasyon adı verilen bu işlem de tamamlandıktan sonra hastanın solunumu tamamen anestezi uzmanının kontrolü altına geçer. Anestezi cihazı tarafından tüm ameliyat boyunca hastaya oksijen ve bunun yanısıra anesteziyi sağlayan gazlar solutulur.
Hastaya daha sonra ameliyatın seyrine göre salgı azaltıcı, kas gevşetici, mide asidi giderici gibi pekçok değişik ilaçlar damar yolu ile verilir. Bu ilaçlar hastanın tüm bilinç ve refleks fonksiyonlarını ortadan kadırır. Ameliyatın seyri sırasında kas gevşetici ilaçlar hasta tarafından yıkıldığında eğer gerek olursa yeniden verilebilir.
Ameliyat sona erdiğinde anestezik gazların verilmesi kesilir ve kas gevşetici ilaçların etkisini ortadan kaldıran ilaçlar enjekte edilir. Kısa sürede hastanın refleksleri geri döner ve kendi kendine solumaya başlar. Bu aşamada endotrekeal tüp çıkartılır. Hastanın bilincinin açıldığı, reflekslerinin geri döndüğü, ağrılı uyaranlar ve sorulara cevap verdiği görüldükten sonra ayılma odasına alınır ve burada tamamen kendine gelene kadar izlendikten sonra odasına gönderilir.
Tüm anestezi süresi boyunca hastanın kalp atım hızı, elektrosu, tansiyonu, kandaki oksijen ve karbondioksit miktarı, solunum sayısı ve hacmi gibi yaşamsal belirtiler sürekli olarak izlenir ve gerekli müdahalalerde bulunulur.
Genel anesteszinin avantajları
Sezaryende genel anestezinin epidural anesteziye karşı en önemli üstünlüğü çok kısa zaman içinde uygulanabilmesidir. epidural anestezide nir ön hazırlık gereklidir. İdeal bir uygulamada ani tansiyon düşüklüğünü engellemek için epidural kateter takılmadan önce yaklaşık 1 litre sıvı verilerek damar yatağı doldurulur. Genel anestezi de ise böyle bir gereklilik yoktur. Öte yandan yine genel anestezide tansiyon kontrolü daha rahat ve kolay sağlanabilmektedir. Bir başka avantajı da solunum kontrolünün daha kolay olmasıdır. Ancak bu avantajlar çok ciddi öneme sahip değildir ve genel anesteziyi epidurale daha üstün hale getirmez. Genel anestezi sezaryen operasyonlarında ancak acil bir durum varsa ilk tercih edilecek anestezi şekli olmalıdır.
Acil durumların yanısıra anne adayında epidural anestezi yapılmasına engel tıbbi bir durum varsa da genel anestezi tercih edilir. Bu durumlar arasında kanama ve pıhtılaşma bozuklukları, nörolojik problem varlığı ve epidural kateterin uygulanacağı bölgede enfeksiyon olması sayılabilir.
Genel anestezinin dezavantajları
Sezaryen sırasında genel anestezinin en önemli dezavantajı ise annenin bilinci kapalı olduğu için doğuma katılamamasıdır. Bir başka dezavantajı da ameliyat sonrası ağrı kontrolünün daha zor olması nedeni ile daha fazla ağrı hissedilebilmesidir. Ameliyat sonrası ağrıyı gidermek için hasta kontrollü ağrı pompası takılması son derece etkili bir uygulamadır. Hasta ağrı hissettiği anda serumuna bağlı bir cihazın düğmesine basarak ağrı kesici almakta ve bu sayede ameliyat sonrası dönemi son derece konforlu olarak geçirmektedir. Bu teknolojik cihazlar son derece güvenli olup hasta ne kadar çok düğmeye basarsa bassın ayarlandığı maksimum dozadan fazlasını vermemektedir.
Genel anestezi bazı riskleri de bereberinde taşır. Bu risklerden önemlisi aspirasyondur. Aspirasyon mide içeriğinin solunum yolları ve akciğerlere kaçmasıdır. Genel anestezi sırasında tüm kaslar ve refleksler durduğu için mide içeriği gırtlağa kadar gelip buradan solunum yollarına kaçabilir. Asidik yapıdaki mide sıvısı solunum yolları ve akciğerler için oldukça zararlıdır. Böyle bir durumda kimyasal pnömoni gelişerek hayatı tehtid eden durumlara neden olabilir. Yine mide içinde bulunan cisimler solunum yollarında tıkanıklığa neden olabilir. Bu risk nedeni ile genel anestezi almadan önce en az 6 saat öncesinden yeme-içmeyi kesmeniz gereklidir.
Genel anestezide karşılaşılaşılabilecek bir başka sorun da entübasyonun zor olmasıdır. Kişinin çene yapısı ve benzeri faktörler tüpün yerleştirilmesini ve hastanın ameliyat sırasında solunumunun kontrol edilmesini zorlaştırabilir.
Tüm bu riskler son derece düşüktür ve anestezi uzmanlarının tecribesi ve ellerindeki ilaçlar ile kolaylıkla üstesinden gelinebilir.
Anne adaylarını ürküten bir başka nokta da kendileri genel anestezi aldıklarında bebeklerinin de bundan etkileneceği korkusudur. Eski tip anestezi ilaçlarının plasentadan bebeğe geçerek depresyon ve uyku haline neden olabileceği bilinmektedir. Bu nedenle genel anestezi ile yapılan sezaryenlerde eskiden tüm hazırlıklar anne adayı daha uyutulmadan önce yapılmaktaydı. Anne adayı ameliyat masasına yatırıldıktan sonra sondası takılıp antiseptik solüsyonlar ile boyanır, steril örtüler ile örtülür ve daha sonra uyutularak ameliyata başlanırdı. Ancak bu uygulamada da ameliyata başlamadan önce anestezi uzmanının entübasyonu tamamlaması gerekir ki bu da yaklaşık 1-2 dakika almaktadır. Günümüzün modern ilaçlarının ise bebeğe geçme riski son derece azdır ve hazırlıkların önceden yapılması gerekli değildir.
Kendi uygulamalarımızda anne adayı uyuduktan sonra sonda takılıp boyanmakta ve gereksiz yere ağrı duyması ve fazladan strese girmesi engellenmektedir. Tüm işlemler anne adayı uyuduktan sonra yapıldığı için bu hazrılıkların neden olduğu rahatsızlıklar yaşanmamakta ve anne konforundan ödün verilmemektedir.
Sonuç olarak genel anestezi sezaryen operasyonlarında sadece acil durumlar ve epidural uygulanmasına engel tıbbi bir durum varlığında tercih edilmelidir. Ülkemizde ise maalesef sezaryenlerin buyuk bir kısmı hem pekçok özel hem de devlet hastanesinde genel anestezi ile yapılmaktadır.