Dünya Sağlık Örgütünün yaptığı en son tanımlamaya göre “Gebelik süresi ve yerleştiği yerden bağımsız şekilde, gebelik, gebelik tarafından olumsuz yönde etkilenen bir neden ya da bu durumun tedavisine bağlı olarak gebelik sırasında ya da gebeliğin sonlanmasından sonraki ilk 42 günde görülen kadın ölümleri anne ölümü (maternal mortalite) olarak tanımlanır. Kaza sonucu olan ya da başka bir hastalık ve duruma bağlı görülen ölümler anne ölümü tanımlamasının dışında kalır.
İstatistikler yapılırken anne ölümü ile ilgili bazı ek tanımlamalar kullanılmaktadır.
- Maternal mortalite oranı: Her 100.000 canlı doğumda görülen anne ölümlerinin sayısıdır.
- Maternal mortalite hızı: Üreme çağında olan (15-49 yaş arası) her 100.000 kadın için bir yıldaki anne ölüm sayısını gösterir. Bu sayı doğumu daha güvenli şartlarda gerçekleştirmek ya da bir yılda görülen gebelik sayısını azaltmak yoluyla düşürülebilir.
- Yaşam boyu risk: Bir kadının tüm yaşamı boyunca anne ölümü ile karşılaşma riskini gösterir.
Karşılaşılan gerçek anne ölümlerini ölçmek ve dokümente etmek çok kolay değildir. Üreme çağındaki bir kadının gebeliğe bağlı nedenlerle ölümü çok sık karşılaşılan bir olay değildir. Maternal mortalitenin çok yüksek olduğu ülkelerde bile sayı genelde fazla değildir. Öte yandan özellikle geri kalmış bölgelerde ölümler genelde hastane gibi sağlık merkezlerinde değil evlerde olduğundan bu ölümlerin gebeliğe bağlı olduğunun dokümente edilmesi genelde mümkün olmamaktadır. Son olarak ise yine geri kalmış bölgelerde ölümün gebeliğe veya kendi kendine düşük yapma çabalarına bağlı olduğu, ölen kişinin ailesi tarafından kasıtlı olarak saklanmaktadır.
Bununla birlikte tüm dünyada anne ölümlerini saptamak ve bunları engellemek için Birleşmiş Milletler ve diğer gönüllü sivil toplum örgütlerinin büyük çabaları söz konusudur.
Maternal mortalite oranları dünyanın farklı bölgelerinde büyük değişkenlik göstermektedir. Bu konuda net sayılar olmamakla birlikte Kuzey Amerika’da her 100.000 canlı bebek doğumunda yaşanan anne ölümü yaklaşık 12 iken, Afrikanın Büyük Sahranın altında kalan kısmında bu sayı 1000 civarındadır. Anne ölüm oranının en yüksek olduğu ülkelerden birisi olan Zambiya’da her 100.000 doğumda 1.238 kadın yaşamını yitirmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve UNICEF’in 1995 yılı için anne ölüm oranı tahmini şu şekildedir.
|
Bu tablodan ortaya çıkan korkunç sonuç gelişmiş ülkede her 4.085 kadından birine karşılık Afrikadaki her 16 kadından birinin gebelik nedeni ile hayatını kaybedeceği gerçeğidir.
Aradaki bu yüksek farkın altında yatan en önemli neden sosyoekonomik koşullardır. Kadınların genel sağlık durumunun yanısıra, yeterli sağlık hizmetine ulaşabilmeleri ve bu hizmete ulaşmanın gerekliliğini anlayabilecek eğitim düzeyine sahip olmaları çok önemlidir. Devletlerin bütçelerinden bu konuya ayırdıkları pay oranı da anne ölümlerinin sıklığının belirlenmesinde rol oynayan bir başka önemli faktördür. Yine geri kalmış ülkelerde kadınların gelişmiş ülkelere oranla doğum kontrol yöntemlerini uygulama yüzdeleri ve buna bağlı olarak yaşadıkları fazla sayıda gebelik ve doğum yüzyüze kaldıkları riski büyük ölçüde arttırmaktadır. Bu nedenle geri kalmış ülkelerdeki kadınların yaşam boyu karşı karşıya oldukları anne ölüm riski gelişmiş ülkelerdeki hemcinslerine göre çok fazladır. Bu tür bölgelerde yaşayan kadınların gebeliğe bağlı nedenler ile yaşamlarını kaybetme riskleri gelişmiş ülkedekilerle kıyaslandığında yaklaşık 30 kat daha fazladır. Amerika Birleşik Devletleri’nde 1930 yılında her 100.000 canlı doğum için 670 olan anne ölüm oranı 1990’lı yıllara gelindiğinde 7-12 düzeyine inmiştir.
Anne ölümlerinin belki de en trajik yönü, bu ölümlerin neredeyse yarısından fazlasının çok basit önlemler ile engellenebilir olmasıdır. Anne ölümlerinin nedenlerine bakıldığında çok büyük bir kısmının altında enfeksiyonlar, kan kaybı ve uygunsuz şartlarda yapılan doğum ve düşük girişimleri yatmaktadır. Bu faktörlerin tamamına yakını yüksek teknoloji gerektirmeyen ekipman ve komplikasyon ile başedebilecek ehliyet sahibi kişilerin doğuma katılması ile engellenebilir. Doğum hastane dışında bir yerde yapılsa bile 30 dakika içinde antibiyotik, kan nakli ve acil sezaryen olanaklarının bulunduğu bir kuruma naklin mümkün olması halinde anne ölümleri çok büyük oranda azalacaktır. Oysa geri kalmış bölgelerde doğumların sadece %25’i tıbbi personel tarafından gerçekleştirilmekte, geri kalan kadınlar ise bu sağlık hizmetine ulaşma olanağından yoksun bir şekilde bebeklerini dünyaya getirmektedirler. Konu ile ilgilenen sivil toplum örgütlerinin hedefi 2015 yılında bu hizmeti tüm dünyada kadınların en az %90’ına ulaştırabilmektir.
Ülkemiz için bakıldığında ise, Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de yılda yaklaşık 2 milyon gebelik olduğu ve maalesef bu gebelerden 465.000’inin gebelikleri süresince hiç bakım almadığı 1998 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmasında tespit edilmiştir. Yine aynı araştırmada son 5 yıldaki doğumların %26.7’sinin evde ve %19.4’ünün sağlık personeli yardımı olmadan gerçekleştiği belirlenmiştir. Ülkemizde anne ölüm oranı her 100.000 canlı doğum için 49.2 iken yaşam boyu anne ölüm riski 570 gebelikte birdir. Yani Türkiye’de her 570 kadından biri gebeliğe bağlı nedenler ile yaşamını yitirmektedir.
Tüm dünyadaki anne ölüm nedenlerinin görülme sıklığı şu şekildedir.
|
Yaklaşık yarısı doğum sırasında olan ölümlerin üçte biri çok basit bir şekilde önlenebilecek olan kanama nedeni ile gerçekleşmektedir. Hastanede olan doğumlarda ise kanamaya bağlı anne ölüm oranı son derece düşüktür. 1968-1992 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Hastanesinde görülen anne ölümleri incelendiğinde, kanamaya bağlı ölümlerin oranı sadece %8.5 iken, her 10 ölümden 6’sı enfeksiyon nedeniyle olmuştur. Bu enfeksiyonların dörtte üçü ise uygunsuz şartlarda ve yetkili olmayan kişilerce yapılan kürtajlar ya da kadınların kendi kendilerine düşük yaptırmaya çalışmaları nedeni ile yaşanmıştır.
Anne ölüm nedenleri araştırmasında ölümlerin % 52.5 ünün yöredeki mevcut koşullarda, % 20.4 sinin gelişmiş hastane koşullarında önlenebilir olduğu saptanmıştır.
En az bunlar kadar acı olanı ülkemizde bebek ölüm hızının da yüksek olmasıdır. Doğan 1000 bebekten yaklaşık 33 ü 1 yaşını tamamlamadan ölmektedir.Bebek ölüm nedenleri içinde perinatal nedenler, zatürree ve ishal gibi önlenebilir hastalıklar ilk sıralarda yer almaktadır. Her gün yaklaşık 133 bebek yaşamını kaybetmektedir.
Sağlık Bakanlığı 2002 yılını anne ve çocuk ölümlerini önleme yılı olarak kabul etmiş ve bu nedenle “Ana ve Çocuk Ölümlerini Önleme Projesi” sini geliştirmiştir.
21. yüzyılı yaşarken “evde doğum yaparken bebeğiyle birlikte öldü” gibi haberlerin hala daha gazetelerin üçüncü sayfalarında yer alması üzücü olduğu kadar düşündürücüdür.
KAYNAKLAR
- Atrash H., Maternal Mortality Surveillance. Presentation at the Safe Motherhood Technical Consultation in Sri Lanka, 18-23 October 1997.
- Ayhan A, Bilgin F, Tuncer ZS, Tuncer R, Yanik A, Kişnisçi HA. Trends in maternal mortality at a university hospital in Turkey.Int J Gynaecol Obstet 1994 Mar 44:223-8
- Graham WJ. and Campbell OMR. Measuring maternal health: Defining the issues. London, London School of Hygiene and Tropical Medicine, Maternal and Child Epidemiology Unit, May 1991.42 p.
- http://www.die.gov.tr/tkba/English_TKBA/t5.htm
- Maternal Health Around the World” poster. World Health Organization and the World Bank 1997
- Maternal Mortality in 1995- Estimates developed by WHO, UNICEF, UNFPA
- National Center for Health Statistics. Vital statistics of the United States. Vol II — mortality. Part A. Hyattsville, Maryland: US Department of Health and Human Services, Public Health Service, CDC, 1967-1992
- The WHO International Classification of Diseases, 10th Revision, WHO, 1992.
- UNICEF/WHO/UNFPA, Guidelines for Monitoring the Availability and Use of Obstetric Services, October 1997.
- Vork FC, Kyanamina S, van Roosmalen J. Maternal mortality in rural Zambia. Acta Obstet Gynecol Scand 1997 Aug 76:646-50
- WHO/UNICEF, Revised 1990 Estimates of Maternal Mortality: A New Approach by WHO and UNICEF. WHO, Geneva, April 1996.