Hamileliğin başında kadınların büyük kısmını rahatsız eden hatta bazen canından bezdiren en büyük yakınmadır bulantı ve kusmalar. Sürekli midesi bulanan ve bu nedenle doğru düzgün beslenemediğini düşünen anne adayı hem bu problem nedeni ile halsiz kalır hem de bebeğinin yeterli besinleri alamadığı endişesi ile daha da üzülür.
Dünyanın en prestijli tip dergilerinden biri olan JAMA internal medicine’da yayınlanan yeni bir çalışma bulantı ve kusma sorunu yaşayan anne adaylarının yüreğine su serpiyor çünkü bu araştırmanın sonuçlarına göre sabah hastalığı (morning sickness) da denilen gebelik bulantı ve kusmaları son derece sağlıklı bir gebeliğin ve oldukça azalmış düşük yapma riskinin belirtisi.
Gebelikte görülen bulantı ve kusmaların sağlıklı bir gebeliğin belirtisi olduğu uzun zamandır doktorlar arasında gerçek olduğu kabul edilen bir bilgi ancak bu çalışma ilk kez bu bilgiyi bilimsel veriler ile desteklemesi açısından önemli.
Araştırmacılar gebeliğin ilk 8 haftasında bulantı ve kusma şikayeti yaşayan kadınların, bu tarz hiçbir şikayeti olmayanlar ile karşılaştırıldığında düşük yapma risklerinin %50-75 daha az olduğunu ortaya koymuşlar.
Araştırmanın başındaki isim olan National Institute of Child Health and Human Development’s (NİCHD) Epidemiology Branch bilim insanlarından Stefanie Hinkle bulantının güzel giden bir gebeliğin belirtisi olduğunun hem halk hem de doktorlar arasında yaygın bir inanış olduğunu ancak bunun ile ilgili elde kaliteli bilimsel veri olmadığını vurguluyor.
Dr. Hinkle çalışmalarında döllenmeden itibaren veri toplamaya başladıklarının ve elde ettikleri bulgulara göre bulantı varlığının gebeliğin düşük ile sonuçlanmayacağı yönünde önemli bir belirleyici bulgu olduğunu gördüklerinin altını çiziyor.
Elde edilen veriler aslında daha önceden düşük yapan kadınlarda düşük doz aspirin kullanımının takip eden gebelikte düşüğü önlemede ise yarayıp yaramadığını inceleyen başka bir çalışmanın sonuçları incelenirken fark edilen bulgular. Bu nedenle klinik olarak fark edilen gebeliklerdeki bulantı ve kusmayı inceleyen daha önceki çalışmalardan farklı olarak gebeliğin çok erken dönemlerinden itibaren takip edilmeye başlayan kadınlar üzerinde yapılmış.
Bu sayede 797 kadın gebelik testi pozitif olduğu andan itibaren çalışmaya dahil edilmiş. Bu kadınlardan şikayetleri ile ilgili günlük tutmaları istenmiş ve gebeliğin 2. haftası yani döllenmenin olduğu günden 8. haftanın sonuna kadar izlenmişler.
Bu 797 kadının %57.3’u sekizinci haftanının sonuna kadar bulantıdan yakınırken, %26.6 hastada kusma bulantıya eşlik etmekteymiş. Yakınmaları olan kadınlarda düşük çok daha az olarak izlenmiş.
Çalışmanın sonuçları detaylı incelendiğinde yaş ortalaması 28.7 olan bu 797 kadının gebelikleri kanda yapılan hCG ile konfirme edilmiş. Gebeliklerden 188 tanesi yani %23.6’sı gebelik kaybı ile sonuçlanmış. Döllenmenin olduğu 2. haftada hastaların %17.8’ı sadece bulantı, %2.7’sı ise hem bulantı hem de kusma olduğunu rapor etmişler.
Sekizinci haftanın sonunda bu oranlar sırası ile %57.3 ve %26.6’ya yükselmiş.
Yapılan istatistiksel analiz sonucu bulantı ve kusmanın gebelik kaybı ile ters ilişkili olduğu yani bulantı ve kusma arttıkça düşük riskinin azaldığı gösterilmiş.
Çalışmanın sonunda araştırmacılar daha önceden bir ya da iki düşüğü olan kadınlarda ilk 8 haftada bulantı ya da kusma olnası durumuda düşük yapma riskinin %50-75 oranında azaldığı sonucuna varmışlar.
http://archinte.jamanetwork.com/article.aspx?articleid=2553283