Çocuk sahibi olmak isteyen 8-10 çiftten biri ne yazık ki bu isteğine ulaşmakta güçlük yaşıyor. Yapılan yeni bir araştırma kronik enflamasyon sorunu olan kadınlarda düşük doz aspirin kullanımının gebe kalma şansını arttırabileceğini düşündürüyor.
1 yıllık korunmasız cinsel ilişkiye rağmen çocuk sahibi olunamaması olarak tanımlanan infertilite (kısırlık) dünyada yaşanılan coğrafyadan bağımsız olarak her ırk mensubu çifti etkileyen bir sorun. Bu çiftlerin bazıları gebe kalmada sorun yaşarken bazıları da gebe kaldıktan sonra gebeliğin devamında sorunlar yaşıyorlar. Kısırlık sorunu yaşayan çiftlerin kabaca üçte birinde kadına bağlı patolojiler sebep olarak karşımıza çıkıyor.
Amerikan hastalık kontrol ve önlemem merkezi verilerine göre Amerika Birleşik Devletlerinde üreme çağındaki kadınların %12’si istedikleri halde gebe kalamıyor.
Bu kadınların bir kısmında infertiliteye neden olabileceği iddia edilen düşük düzeyde kronik enflamasyon yani iltihap olduğu düşünülüyor.
Eunice Kennedy Shriver National Institute of Child Health and Human Development tarafından yürütülen yeni bir çalışmada düşük doz aspirin kullanımının gebelik oranları, gebelik kayıpları, doğum ve gebelik sırasındaki enflamasyon üzerindeki etkileri incelenmiş.
The Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism dergisinde yayınlanan çalışmanın sonuçlarına göre daha önceden düşük yapan kadınlarda düşük doz aspirin kullanımı gebeliğin miada kadar ulaşmasına yardımcı olabilir.
Çalışmanın başındaki Lindsey A. Sjaarda ve arkadaşları Effects of Aspirin in Gestation and Reproduction (EAGeR) çalışmasının verilerini yeniden gözden geçirmişler. EAGeR çalışmasının asıl amacı iki ya da daha fazla sayıda düşük yapan kadınlarda düşük doz aspirin kullanımının daha sonraki gebeliklerin kaybının engelleyip engellemediğini test etmekmiş.
4 akademik merkezde yürütülen EAGeR çalışmasında, gebe kalmaya çalışan ve en az bir düşük yapmış, 18-40 yaş arası 1.228 kadın incelenmiş. Bu kadınların bazılarına günde 81 miligram aspirin başlanmış. Aspirin gebe kalmak için korunmasız ilişkiye başlanılan andan itibaren alınmış ve bazı hastalarda 6 aya kadar devam edilmiş. gebe kalanlar ise 36. . haftaya kadar aspirin kullanmaya devam etmişler.
Bu çalışmada ise Sjaarda ve arkadaşları hastaları karaciğerden salınan ve vücuttaki iltihabı yansıtan ve kanda ölçülen bir protein olan CRP değerlerine göre 3 gruba ayırmışlar.
Birinci grup kan CRP değeri 0.70 mg/L, ikinci grup 0.70-1.95 mg/L ve üçüncü grup ise 1.95 mg/L üzeri olan hastalardan oluşuyormuş. çalışmanın tasarımı gereği bazı hastalar aspirin alırken bazılarına verilmemiş.
Veriler değerlendirildiğinde CRP değeri düşük ya da orta olan grupta aspirin kullanılması ve kullanılmaması arasında hiç bir fark bulunamamış.
Öte yandan CRP değeri yüksek olan grupta aspirin alanlarda gebelik oranı %59 iken almayan grupta bu oran %44 olaarak saptanmış.
Bu çalışmanın sonuçlarına göre CRP değeri yüksek olan hastalar aspirin kullanmaları durumunda, kullanmayanlara göre %35 daha yüksek canlı doğum oranlarına sahip olabilirler.
Ayrıca gebeliğin 8, 20 ve 36. haftalarında kontrol yapıldığında aspirin alan grupta CRP değerleri daha düşük olarak bulunmuş.
Araştırmacılar bu bulguların daha geniş kapsamlı başka araştırmalar ile de desteklenmesi gerektiğini belirtiyorlar.