Abdi İpekçi Caddesi No:61 Kat 5, Nişantaşı/İstanbul

Gebelik ve scuba diving. Hamile kadınlar tüplü dalış yapabilir mi?

Yaz aylarının gözde aktivitelerinden olan tüplü ve tüpsüz dalışlar son dönemlere ülkemizde de giderek popülerlik kazanmaktadır. Hemen hemen tüm kıyılarımızda scuba dalış eğitimleri ve aktiviteleri ile giderek daha daha fazla karşılaşıyoruz. Üstelik kadınlar arasında bu spor oldukça popüler.

Bebek bekleyen anne adayları tüplü dalış yapabilir mi?
Bu sorunun %100 doğru bir cevabı ne yazıkki yok çünkü hamile kadınlar üzerinde bu konuyla ilgili karşılaştırmalı bir çalışma yapmak hem mümkün değil hem de etik değil. Elimizdeki bilgiler sadece hastalara anket şeklinde soru sorularak elde edilen bilgilere dayanıyor.

Anketlerden elde edilen veriler bize hamilelikleri sırasında dalış yapan kadınlarda % 5.5-7 oranında doğum defektine rastlandığını gösteriyor. Ancak bu bilgi dalış ile doğumsal problemler arasında sebep sonuç ilişkisi olduğunu kanıtlamıyor.

Dalış sırasındaki artmış basıncı taklit eden hiperbarik odalarda yapılan hayvan deneylerinden elde edilen bulgularin bu konuyla ilgili ipuçları verebileceği kabul ediliyor.

Gebeliğin ilk üç aylık döneminde ilgi bebek’te oluşabilecek doğumsal problemlere yönelmişken son üç aylık dönemde asıl problem vurgun yani dekompresyon hastalığıdır.

Yüksek basınca maruz kalmak ile ilgili olabilecek gelişim bozuklukları şunlardır:

  • Düşük doğum ağrılığı
  • Düşük yani abortus
  • Amniyon sıvısında hava kabarcıkları
  • Erken doğum
  • Anormal kafatası gelişimi
  • Kol ve bacaklarda şekil bozuklukları
  • Kalpde gelişim bozukluğu
  • Bebeğin kan dolaşımında değişiklikler
  • Kol ve bacaklada güçsüzlük
  • Körlük

Dekompresyon (Vurgun)
Dekompresyonun yanı halk arasında bilindiği adıyla vurgunun anne ve bebek açısından yaratabileceği riskler scuba diving ile ilgili bir diğer endişe konusudur. Derinden yüzeye çıkarken kan dolaşımında görülebilecek baloncuklar gaz embolisi adı verilen duruma neden olabilir.

Plasenta yapılarının benzerliği nedeniyle koyunlar üzerinde yapılan çalışmalarda, annede dolaşımda hava kabarcığı görülmese bile karnındaki bebekte saptanabilmektedir.

Yine benzer şekilde anne de problem olmasa bile yenidoğanda kol ve bacaklarda güçsüzlük çokça görülmektedir.

Bilim insanları dalışdan sonra görülen, ancak herhangi bir probleme neden olmayan sessiz kabarcıklardan uzun zamandır haberdardır.

Sağlıklı bir insanın akciğerleri bu kabarcıkları etkili bir şekilde ve herhangi bir zarara neden olmadan dolaşımdan uzaklaştırabilir.

Oysa anne karnındaki bebekte kan dolaşımı erişkinlerden biraz daha farklıdır ve temiz kanın büyük kısmı akciğerlerine uğramadan direkt dolaşma karışır ve gaz alışverişi akciğerlerde değil plasentada gerçekleşir. Bu durum dramatik sonuçları olan gaz embolisi riskini arttırır.

Ayrıca dalış sırasında %100 oksijene maruz kalmak fetal kan dolaşımını bozar ve kapte normalde olması gereken kısayolların kapanmasına neden olabilir. Bu durum bebekte kalp yetmezliği ve doğum sonrası ölüme neden olabilir.

Pratikte karşılaşılan sorunlar
Yaratacagi risklerin yanisira gebelik sırasında kadın vücudunda ortaya çıkan değişimler dalışı daha problemli hale getirebilir. Örneğin ve burun içerisindeki
konjesyon kulakların açılmasını güçleştirebilir. İlk haftalarda bulantı ve kusma tekne yolculuğu sırasında daha da şiddetlenebilir.

Hamile kadının büyüyen karnı dalış kıyafetinin içine girmeyi, gerekli olan ağırlıkları takmayı güçleştirebilir ve dalış eskisi kadar keyifli gelmeyebilir.

Sonuç
Her ne kadar elimizde dalışın anne adayı ve bebek üzerindeki etkileriyle ilgili kanıtlanmış bilimsel veri olmasa da gebelik sırasında scuba diving yani tüplü dalış yapılması önerilmez.

Hamile kadınların bu keyfi bir sonraki yıla ertelemeleri hem kendileri hem de karnındaki bebekleri açısından daha doğru olur.